13 Şubat 2015 Cuma

Arı

Arı, zar kanatlılar takımına ait Apoidea familyasını oluşturan tüm böcek türlerine verilen isimdir.
Zar kanatlıların özelliği; içinde enine ve boyuna damarcıklar bulunan ve iki çift saydam zar şeklinde kanatlarının olmasıdır. Arıların vücudu baş, göğüs ve karın olmak üzere üç kısımdan meydana gelir. Vücutları yumuşak yapıdaki yoğun bir kıl örtüsüyle kaplıdır.

Arının morfolojisi ve anatomik yapısı

a: kalça; b: kalça dairesi; c: kalça butu; d: ray; e: 1. ayak bileği; f: 2. ayak bileği; g: 3. ayak bileği; h: 4. ayak bileği; 1: dil; 2: ağız; 3: alt çene; 4: üst çene; 5: üst dudak; 6: alt dudak; 7: çene bezi; 8: arka çene bezi; 9: ağız açıklığı; 10: ağız yutağı; 11: beyin; 12: birleşik göz; 13: göğüs bezi; 14: karın kasları; 15: uçuş süngeri; 16: ön kanat; 17: arka kanat; 18: dolaşım; 19: sırt açma; 20: hava kesesi; 21: orta bağırsak; 22: kalp kapağı; 23: ince bağırsak; 24: koku bezi; 25: karın bezi; 26: kabarcık; 27: arka sırt; 28: iğne; 29: zehir kabarcığı; 30: göğüs kemiği; 31: zehir bezi; 32: küçük bez; 33: seminal vezikül; 34: balmumu bezi; 35: karın siniri; 36: hortum kapakçığı; 37: huni kapakçığı; 38: giriş kapakçığı; 39: bal midesi; 40: kalp ağı; 41: yemek borusu; 42: sinir sistemi; 43: dudakçık; 44: polen fırçası
Baş; Başta gözler, duyargalar ve beslenme organları bulunur. Baş vücudun ikinci kısmı olan göğse ince oynak bir boyunla bağlıdır. Göğüs ve karın segment denilen halkalardan oluşmaktadır.
Arının petek şeklinde bir çift bileşik ve üç adet basit gözü vardır. Basit gözlerin her biri binlerce küçük üniteden oluşmaktadır. Bileşik göz ana arıda 3.000, işçi arıda 4.000 ve erkek arıda 8.000'den fazla basit gözün birleşmesinden meydana gelmiştir.
Başta bir çift duyarga bulunmaktadır. Bunlar koku, tat ve dokunma hissetme duyularını sağlarlar. Duyargalar içerisinde bulunan sinir uçları sayesinde duyularına ek olarak rüzgar hızını ve hava sıcaklığını da algılayabilmektedirler. Arıların duyargaları o kadar hassastır ki 2 km mesafeden balın kokusunu alırlar.
Arıların ağız yapısı; üst dudak, üst çene, alt çene ve alt dudak olmak üzere dört kısımdan meydana gelir. Dil 6–7 mm arasındadır ve arı ırkına göre değişir.
Baş içyapı itibariyle de önemli salgıların yapıldığı kısımdır. İşçi arıların yutak üstü salgı bezleri genç yaşta arı sütü, daha ileriki yaşlarda baldaki sakarozu parçalayan enzimler salgılarlar. Çenede bulunan bezler ana arıda ana arı feremonunu, işçi arılarda ise alarm feremonunu salgılamaktadır.
Göğüs arının hareket merkezidir. Dört adet segmentten meydana gelmiştir, bunların üzerinde üç çift bacak ve iki çift kanat bulunmaktadır. Arının orta bacakları üzerinde polen fırçası denilen sert tüyler bulunur. Bunlar çiçeklerde bulunan polenin göğüsten ve ön bacaklardan arka bacaklara aktarılmasını ve arka bacaklarda bulunan polen sepetine toplanmasını sağlar. Bu polen sepetçikleri polenin kovana taşınması görevini görmektedir. Kanatlar kitinleşmiş damarlarla desteklenmiş çok ince zar şeklindedir. İki çifttir. Uçuşta arka kanatlardaki kanca sayesinde ikisi birlikte çalışır, uçuşu ve uçuşu yönlendirmeyi de sağlarlar. Arının uçuş sırasındaki hızı saatte 50 km.'ye yaklaşır.
Karın (Abdomen), ergin arıda 9 segmentten oluşur ve mide, bağırsak ve üreme organları gibi iç organlarla balmumu bezleri ve iğne bulunur. Segmentlerde bulunan sağlı-sollu bir çift mum salgı bezi (balmumu aynası) işçi arıların balmumu yapma döneminde kalınlaşarak mum salgılama yeteneğini kazanmaktadırlar. Sıvı olarak aynalar üzerine salgılanan mumlar, mum ceplerinde katılaşarak küçük pulcuklar halini alır. Arılar zincirleme birbirine tutunarak özel hareketlerle balmumu sızdırmaktadırlar. Ayaklar yardımıyla ağza götürülen balmumu pulcukları orada yumuşatılarak yoğrulmakta ve böylece petek gözlerinin yapımında kullanılmaktadır. Mum örme dönemini tamamlayan işçi arılarda mum salgı bezleri tahrip olur ve birer sıra hücre tabakasına dönüşür.
0


İşçi arıların 7. abdominal segmentinin (karın halkası) iç yüzeyinde ve sırt plakasının ön kenarına yakın kısmında büyük hücrelerden oluşan koku bezi (nasanof bezi) bulunmaktadır.
İşçi arılar ve ana arıda abdomenin (karın) sonunda iğne bulunmaktadır. İğne, iğne odacığından çıkan ince, sivri uçlu bir savunma organıdır. Bu iğne bir zehir kesesine bağlıdır. İşçi arıların iğnesi geriye çentiklidir; bu yüzden işçi arılar birisini sokmak üzere iğnesini batırdığında geri çekemez. Çentikler testere ağzını andıran çıkıntılar olup bu çıkıntıların sivri uçları iğnenin batış yönünün tersine yöneliktir. Bu nedenledir ki arılar kendi hayatını tehlikede görmediği sürece insanı sokmaz. Arıların sokması savunmalarının en son safhasıdır; önce sesle uyarırlar, daha sonra toplu halde gürültü yaparlar, hâlâ tehlike hissederlerse hızla tehlike gelen yere doğru uçup çarparak korkutmaya çalışırlar; olmadı en son sokarlar. (Arının iğnesi böceklere karşı savunma olduğundan sert kabuktan çıkabilir, insan ve hayvan etinden çıkmaz. İğnesi bağırsaklara bağlı olduğundan iç organları parçalanır ve ölür.)

Arılar Neden Petekleri Altıgen Neden Yapar

talara altıgen olarak döşedikleri ballar sabit bir açı ile konumlanmıştır. İlginç bir şekle sahip olan peteklerden kesit alındığında bir ara duvar ile karşılaşılır.Bal mumundan yapılan bu ara duvar ortak bir zemin özelliği gösterir. Balın akmamasını sağlayan çukurlar ise eğim açısının sabitliği ile ilgilidir.Bal üretiminde ilk aşama bal mumunun üretimidir. Bir çok işçi arının grup halinde kenetlenmesi ile belli sıcaklığı değerine ulaşılır ve salgı başlar. İlk salgı beyazken, salgı ve polenlerle renk sarıya doğru döner. Toplu iğnenin başı kadar minik üretilen bal mumları çok fazla enerji tüketimi ile gerçekleşir. Sonuçta 1kg bal mumu üretmek için yaklaşık 22 kg bal tüketilir.Petek üretimi ise bir sonraki aşamadır. Yamasız görüntü elde edilen petekler bir mühendislik harikasıdır.Bilim adamları ve matematikçiler yaptıkları araştırmalar sonucu en verimli depolama şeklinin altıgene uygun olduğunu ispatlamışlardır. Maksimum kullanımı esas alan bu konumlanmaya çıta kenarlarından başlayan arılar ortada kusursuz altıgenlerle petekleri tamamlarlar. Bu müthiş matematik düzeni diğer geometrik şekiller ile mümkün olmamaktadır. Daire, beşgen ve sekizgen gibi şekillerde muhakkak boşluk kalacaktır. Kare ve üçgende ise, aynı hacmi doldurmak için gereken duvar çevresi daha fazla olacağından en az malzeme ile bir alanı optimum şekilde bölmek için altıgen en ideal olan şekil tipidir.Bunun yanı sıra; her bir altıgenin derinliği 3 santimetre, duvar kalınlığı ise milimetrenin yüzde beşi kadardır. Bu kadar ince iş isteyen bal üretimi arılar için oldukça kolaydır. Binlerce farklı arı hep eşit boyda petekler üretirler. Yavru bakımından petek inşasına, besin bulmadan bal üretimine kadar her işi başarırlar. Bu sebepten dolayı bal ve bal mumu bizler için çok kıymetlidir.
Balmumu, arıların peteklerini yapmak için karın halkalarında (segmentlerde) bulunan balmumu bezlerinden salgıladıkları yumuşak sarı veya daha koyu madde. Genellikle balmumu deyince arının hazırladığı petekteki mum anlaşılır. Bunun yanında sanayide hazırlanan maddeye de balmumu denir.

Üretimi

Arının abdomen denilen karın bölgesini oluşturan segmentlerde sağlı-sollu bir çift mum salgı bezi (balmumu aynası) işçi arıların balmumu yapma döneminde kalınlaşarak mum salgılama yeteneğini kazanmaktadırlar. Sıvı olarak aynalar üzerine salgılanan mumlar, mum ceplerinde katılaşarak küçük pulcuklar halini alır. Arılar zincirleme birbirine tutunarak özel hareketlerle balmumu sızdırırlar. Arı ayakları yardımıyla ağzına götürdüğü balmumu pulcuklarını çiğneyerek yumuşatıp yoğurmakta ve böylece petek gözlerinin yapımında kullanmaktadır. Mum örme dönemini tamamlayan işçi arılarda mum salgı bezleri dejenere olur ve birer sıra hücre tabakasına dönüşür.

Kimyasal Yapısı

Balmumu; molekül ağırlığı yüksek, doymuş veya doymamış bazı asitler, alkol ve ester karışımıdır. Bunlar alkali esterler (%72), serbest yağ asitleri (%14), hidrokarbonlar (%11), serbest alkoller (%1) ve bilinmeyen maddelerdir (%2). Balın yoğunluğu bire yakındır (0,966). Erime noktası 62-65°C derecedir.

Kullanımı

Arıcılıkta eski peteklerden elde edilen balmumu tekrar kullanılabilir. Balmumunu elde etmek için, önce petekler baldan ayrılır. Sonra kaynar suya atılır. Yüzeyde toplanan balmumu alınır. Balmumunun ergime sıcaklığı 62-65 °C'dir. Bu nedenle eritildiğinde su üzerinde toplanır. Balmumu arılar için zararlı olabilecek bazı hastalıklar taşıyabileceğinden Türkiye'deki standartlara göre temel petek yapımında kullanılacak balmumunun 110°C'da 12 saat süreyle sterilize edilmesi gerekmektedir.
Balmumun içine, tebeşir, iç yağı ve kola gibi maddeler katılınca bunların tespiti çok güçtür. Sarı balmumu parke cilalamasında, heykel, bazı boya ve mum yapımında kullanılır. Saflaştırılmış, temizlenmiş beyaz balmumu ise ilaç sanayiinde, kremlerin yapımında kullanılır. Kiliselerde yakılan mumlarda en az %32 oranında balmumu bulunması gerektiğinden mum yapma sanayiinde de ciddi miktarlarda kullanılır.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder