27 Şubat 2015 Cuma

Baykuş

Baykuş ya da Gece yırtıcı kuşları kuşlar (Aves) sınıfının, karinalılar (Carinatae) bölümünün, gökkuzgunumsular (Coraciiformes) takımına giren gece yırtıcı kuşları (Strigiformes) alt takımında yer alan türlere verilen genel ad.

Özellikler

Başları büyük ve tüylüdür. Kuyrukları kısa olmakla beraber, kanatları enli ve uzundur. Bir kısmının kanat açıklığı, bir adam boyuna ulaşır. Serçe kadar küçük olanları da vardır. Gagaları kıvrık, pençeleri keskin, kanca tırnaklı ve döner parmaklıdır. Kuvvetli pençeleri adeta avına kenetlenir.
Baykuşlar tam bir sessizlik içinde avlanır. Bütün vücudu yumuşak ve ince tüylerle kaplıdır. Tüyler, uçuş sırasında tabii bir susturucudur. Uçuş esnasında kanatlarının“pırpır” sesi duyulmaz. İri gözleri, başlarının yanında değil önündedir. Aşırı büyüklükteki gözleri, göz oyuğunda hareket edemez. Araba farı gibi yuvalarında sabittir.Baykuşlar boynunu 270 derece çevirerek panaromik bir görüş sağlayarak çevresini kontrol edebilir. Dişi baykuş erkeklerinden daha iri olup, 2-10 yumurta yumurtlarlar. Kuluçka süresi 30-40 gündür. Yumurtadan çıkan yavruların göz ve kulakları kapalıdır. Yavruların yuvada kalma süresi farklıdır.

Görme yetenekleri

Al purple” yani “mor ışık görüntüsüne” sebep olan kimyasal bir madde bulunur. Rod hücreleri, en küçük bir ışığı bile kimyasal bir sinyale çevirirler. Böylece insanın sadece bir ışık parıltısını fark ettiği yerde baykuş buradaki cismi bütün teferruatı ile görür. Bütün kuşlarda üst göz kapağı alttakine geldiği halde baykuşlarda olay tersinedir.Mavi rengi görebilen tek kuş türüdür.

İşitme yetenekleri



Baykuşların görme ve işitme kabiliyetleri son derece hassastır. Çok az ışıkta avlarını yakalayabildikleri gibi, zifiri karanlıkta da işitme duyularıyla yerini tespit ederek yakalarlar. Kulakları, en küçük hışırtıyı işitebilecek duyarlıktadır. Hassas kulaklarıyla, gecenin sessizliğinde uçan pervanenin kanat sesini veya bir tohumun çiğnenişini, hatta tam sessizlikte düşen iğnenin sesini bile işitebilirler.
Baykuşun geniş yüzü, nispeten sert ve kavisli tüylerle kaplıdır. Tüyler bir kepçe gibi sesleri toplar ve kulağa yansıtır. Bazı baykuş cinslerinin kulak delikleri öyle büyüktür ki, başın yan tarafını tamamen kaplar. Ayrıca baykuşların başı geniştir ve kulakları diğer kuşlara göre birbirinden daha uzaktır. Böylece ses dalgası bir kulağa çarptıktan sonra diğerine gelir. Baykuş bu son derece küçük zaman aralığı içinde sesin geldiği yönü tayin eder. Baykuşların ilginç özelliklerinden biri de kulaklarının perdeli oluşudur. İstedikleri zaman açar, istediklerinde kaparlar. Dinlenme halinde ve yavaş uçuşlarında kulak perdesini açar, hızlı uçuşlarında ise kaparlar.

e-posta: hayvanlarindogasi66@hotmail.com
Facebook: https://www.facebook.com/pages/Hayvanlar%C4%B1n-Do%C4%9Fas%C4%B1/604072649656667?ref=hl



Mirket

Mirket (Suricata suricata), 30 cm boylarında, koloni halinde yaşayan, Afrika'ya özgü etobur memeli bir hayvan.
14 yıl kadar yaşarlar. Kolonileri yaklaşık 20 (bazen de 50) kadar hayvandan oluşur, aralarında iş bölümü yaparlar ve yuvalarının güvenliğini sağlamak için etrafı gözetleme, düşmanlarını kollama görevlerini sırayla paylaşırlar.

Beslenme alışkanlıkları

Mirketler kurbağa, kertenkele, küçük yılan gibi sürüngenlerle ve akrep, kırkayak gibi zehirli böceklerle beslenirler. Toprak altında koku duyusu gelişmiş olan bu hayvanlar, toprağı kazarak bir akrebi 1-2 dakikada çıkarıp kolayca etkisiz hale getirdikten sonra yiyebilirler. Ava çıkan bir mirket kolonisinde en az iki tanesi dönüşümlü olarak dış tehlikelere karşı gözetleme yapar. İki ayağının üzerine kalkan gözcü mirketler, gözetleme sırasında her 2 saniyede kesik bir ses çıkararak diğer mirketlere her şeyin yolunda olduğunu bildiriler, havadan ya da karadan gelen bir tehlike karşısında da homurdanma sesine benzer bir ses çıkararak alarm verirler. Böylece diğer av peşinde olan mirketleri uyarmış ve korumuş olurlar. Tehlike anında tüm mirketler yer altına kazılmış yuvalarına karşı koşuşturarak gizlenirler. Bir mirket toprakta tek başına 10 dakikada 2 metrelik bir tünel kazabilir. Bilimadamları, mirketlerin akrep gibi tehlikeli hayvanları yemeyi kendi kendilerine öğrenmediklerini, yetişkinler tarafından eğitildiklerini keşfetmişlerdir. Ayrıca mirketlerin akrep zehirlerine karşı doğal bir bağışıklık kazandıkları son yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır.

Davranış

Mirketler küçük yuva yapan hayvanlardır ve yeraltında çoklu girişe sahip olan büyük tüneller kurarlar. Bu yuvalardan sadece gündüz çıkarlar. Çok sosyaldirler ve 20-30 üyeye sahip koloniler halinde yaşarlar. Aynı gruptaki üyelerle sıklıkla sosyal bağlarını geliştirmek için birbirlerini tararlar.

Sosyal yapı

Yaşamlarını çölde sürdürebilmek için kesinlikle grup halinde yaşamaları gerekmektedir. Her bir bireyin grup içinde belirgin bir rolü vardır. Mirketlerin grup içindeki rolleri çeşitlidir:
Alfa erkeği; Grup içindeki baskın erkektir.
Alfa dişisi; Gruptaki baskın dişidir. Bütün beta üyeler ona itaat eder.
Beta erkeği; 10 aylık ve daha yaşlı olan itaat eden erkeklerdir.
Beta dişisi; Baskın dişidir.
Bebek bakıcısı; Grubun yiyecek toplaması için ayrıldığında yavruları gözetleyen üye. Değişik grup üyeleri değişik günlerde bu görevi üstlenebilir. Genellikle en aç olan Mirket bebek bakıcılığı yapar. Alfa dişisi hiçbir zaman bu işi yapmaz.
Bekçi; Grup üzerindeki tehlikeleri gözlemleyen grup üyesidir. Bir ağaca 30m tırmanarak bu görevi yerine getirir.
e-posta: hayvanlarindogasi66@hotmail.com
Facebook: https://www.facebook.com/pages/Hayvanlar%C4%B1n-Do%C4%9Fas%C4%B1/604072649656667?ref=hl



Çita

Çita (Acinonyx jubatus) kedigiller familyasının ilginç bir üyesi olup, hızlı koşması ile bilinir. Günümüzde türün çoğunluğu Güney ve Doğu Afrika'da yaşar. Çok küçük bir topluluk da İran'ın Horasan bölgesinde yaşamaktadır.
Vücudunda benekler ve gözlerinin altından ağzına ve çenesine inen siyah çizgiler vardır. Bu çizgiler güneş ışınlarını çeker ve böylece diğer yırtıcıların aksine günün en sıcak saatlerinde bile daha rahat bir görüş ile avlanabilirler. En bilinen özelliği hızlı koşmasıdır. Dünyanın en hızlı koşan memelisidir. Aslanlar gibi sürü halinde veya saklanarak avlanmak yerine, yüksek hızının avantajını kullanarak avlanan bir hayvandır. Sıfırdan 108 km/saat hıza sadece 3,1 saniyede erişebilmektedir. Eğer 460 metreden fazla koşarsa vücut ısısı 46 derecenin üstüne çıkar ve bu da çitanın beynine zarar verir. Bu yüzden avlanma sırasındaki koşusu genellikle bir dakikadan daha kısa sürer. Uzmanlar dünyada 3.000 vahşi çita olduğunu düşünüyor.
Dişi çitalar yirmi ile yirmi dört aylıkken ergenliğe erişirler. Öte yandan erkek çitalar bu sürece on iki aylıkken ulaşırlar. Buna karşılık cinsel birleşme üç yaşından evvel nadiren gerçekleşir. Çita yavrularında ölüm oranı yüzde 90'dır. Genellikle sırtlan ve kartalların saldırılarına kurban giderler. Yavrular genellikle 13-20 aylıkken annelerinden ayrılırlar. Çitalar 20 yıldan daha uzun süre yaşayabilirlerse de çoğu zaman ilerleyen yaşla birlikte azalan süratleri dolayısıyla daha kısa yaşarlar.

Çitalar hızlı koşsa da, av girişimlerinin yalnızca yarısında başarılı olur. Çitalar sahip oldukları hızlı koşma yeteneğini hafif, ince kemiklerine borçludur. Bu nedenle çitalar avını bir yerde yerken aslan, sırtlan gibi yırtıcı hayvanlar gelirse o bölgeden çekilerek avını oracıkta bırakır. Çünkü sırtlanların çeneleri çok kuvvetlidir. Çitanın ince kemikleri ise güçlü çenelere dayanamaz. Çitaların hızlı koşma sebeplerinden birisi de kuyruklarının uzun olmasıdır. Çitalar için kuyruk koşu esnasında da yardımcı olur. Çitalar ceylan, impala gibi otçul hayvanları avlarlar. Ancak ceylan ve impalalar Dünyanın en hızlı manevra yapan hayvanlarıdır, çitalar da yüksek hızlarına rağmen kuyruklarını bir dümen gibi kullanarak keskin dönüşler yapabilirler, çitaların maksimum hıza eriştiklerinde her adım arası mesafesi yaklaşık 15 metreye ulaşabilmektedir.


e-posta: hayvanlarindogasi66@hotmail.com
Facebook: https://www.facebook.com/pages/Hayvanlar%C4%B1n-Do%C4%9Fas%C4%B1/604072649656667?ref=hl

Boz Doğan

Boz doğan doğangiller familyasının en küçük doğan türü.

Özellikleri

Bu avcı kuş türü, 24-33 cm uzunluğunda ve 53-69 cm kanat açıklığındadır. Erkekler yaklaşık 165 g. civarındadır ve dişiler tipik olarak 230 g. civarında gelirler. Diğer küçükşahinlere kıyasla, daha güçlü yapıda ve ağırdırlar.

Erkeklerin mavi-gri bir sırtı ve turuncuya çalan alt kısımları vardır. Dişiler ve gençler daha koyu kahverengi ve kahverengi alt tarafları üzerine beyaz beneklidirler. Bundan başka yetişkinlerde zayıf bir göz çizgisi bulunur, yüz hatları şahinlere oranla daha zayıf yapılıdır.
Boyut ve yapı olarak şahinlere daha çok benzeseler de, bazen kaya güvercinleri ya da diğer güvercinlerle karışıtırılırlar. Fırlayışımsı uçuşunun ve sinirli davranışlarının birkaç dakika izlenmesi onun bir güvercine benzemediğini gayet iyi gösterir.

Dağılımları

Bu tür, Kuzey Amerika'nın, Avrupa ve Asya'nın kuzeylerinde bulunur. Şahinlerin, doğanların yakın akrabası olmağı bilinmediği zamanlarda Kuzey Amerika'da "güvercin şahini" olarak isimlendirilmiştir.
Tanımı
Ülkemizde görülebilecek en küçük doğan türüdür. Erkeği ancak bir ökse ardıcı iriliğindedir. (Gündüz yırtıcılarının çoğunda dişi bireyler erkeklerden iridir.) Genel görünüş olarak kerkenezi (Falco tinnunculus) andırır. Uçuşta oldukça tıknaz bir yapı sergiler. Kanatları diğer doğanlara göre kısa ama tipik doğan özelliği olarak sivri uçludur. Erkeğinin üst kısımları ve kuyruk üstü açık mavimsi gridir. El telekleri siyahtır. Kuyruğun ucunda kalın, siyah bir bant bulunur. Alt tarafı açık portakal renginde ve boyuna koyu çizgilidir. Dişilerin üst kısımları kahverengidir. Alt kısımlar boyuna çizgili olup bu çizgiler erkeğinkinden daha kalındır. Kuyruğunda enine bantlar bulunur. Tipik doğan özelliği olan bıyık, bozdoğanlarda oldukça küçük ve belirsizdir. En çok karıştırılabileceği türler kerkenez (Falco tinnunculus), atmaca (Accipiter nisus) ve delice doğan (Falco subbuteo)'dır. Kerkenezden, kızıl renkli olmayan sırtı, kısa kanat ve kuyruğu, daha hızlı ve yere yakın uçuş tarzı ile ayırt edilebilir. Atmacadan ise daha kısa kuyruğu ve sivri kanatlarıyla ayrılır. Delice doğandan ise daha kalın, kısa kanatları ve bıyığının olmamasıyla ayırt edilir. Ayrıca yaz göçmeni olan delice doğan kış aylarında (Kasım, aralık, ocak, şubat) ülkemizde bulunmadığından karıştırılma olasılığı azalır.
Habitatı
Bozdoğan tipik bir açık alan kuşudur. Üreme alanı olan Kuzey Avrupa'da daha çok orman kenarlarındaki açık alanları, bataklık kenarlarını, tarım alanlarını yaşam alanı olarak tercih eder. Kışlama alanlarında (Türkiye'de sadece kış aylarında görülür.) da sulak alan kenarları, tarım alanları, açık araziler gibi potansiyel avı olan küçük ötücü kuşların yoğunlaştığı yerlerde bulunur.Küçük ötücülerin bulunduğu alanların yanında su kenarlarında da görülür.Bozdoğan bazen kendi yuvasını yapmaktansa başka kuşlar tarafından (karga,kuzgun) yapılmış yuvaları kullanır.nadiren ağaç kovuklarını ve sarp kayalıkları da yuva olarak kullandığı gözlenmiştir.
Beslenme
Besininin büyük kısmını küçük ötücü kuşlar oluşturur. Özellikle açık alanlarda tünediği yerden ötücü sürülerini gözler. Uygun bir anda tünediği yerden uçuşa geçer. Yere oldukça yakın uçarak avının kendisini görmesini engeller. Bu şekilde ötücü sürülerine anî bir baskın yapar. Avını yakalama konusunda son derece hırslıdır. Aynı kuşa havada defalarca saldırarak avını yorgun düşürür ve yakalar. Bozdoğan nadiren küçük memelilere ve uçan böceklere saldırır.
Biyolojisi
Bozdoğanlar tüm gündüz yırtıcıları gibi tek eşli (monogam)'dir. Ve yılda sadece bir kez kuluçka yaparlar. Erkek bireyler dişilerden önce üreme alanlarına dönerler,aynı yuvayı kullanmazlar.Açık alanlara yakın yoğun bitki örtüsü olan yerlerde yuva yerleşimini yaparlar.Kumulların olduğu bölgelerde de kumul bitkilerini kullanırlar.Yuvalar normalde 1,5x1.22 inç ebatlarında oval 4-6 adet yumurta içerirler.Dişi yumurtaları iki gün ara ile yuvaya bırakır.Yumurta renkleri kestane,kahve yada mora çalar renkte olduğu gibi bazende beyaz olur.Yumurtlama kuzey bölgelerde haziranda güneyde ise nisan,mayıs aylarında olur.Kuluçka süresi 25-32 gün sürer ve yavrular kafaları hariç tüm ilk tüyleri ile yumurtadan çıkarlar. Yumurtadan çıkan yavrular 25-30 gün süre sonunda uçarlar.Göç öncesi aynı bölgede avlanmayı öğrenene kadar kalırlar.




Popülasyonu
Tüm dünya popülasyonunun 75000 çift civarında olduğu tahmin edilmektedir. Popülasyonunun büyük kısmı Rusya'da (yaklaşık 35000-50000 çift) üremektedir. İskandinav ülkelerinde 8000-18000 çift, İzlanda'da 500-1000 çift, İngiltere'de 550-600 çiftin ürediği tahmin edilmektedir.1950 yıllarda İngiltere de neredeyse yok olmuş,Avrupa'nın diğer bölgelerinde de kayıtları çok azalmıştır.Bozdoğanın üremesini etkileyen tehditlerin başında aşırı otlama,turizm ve yanlış tarım politikaları gelmektedir.



e-posta: hayvanlarindogasi66@hotmail.com